Kitap Alıntıları
Kitap Adı: Manevi Otorite ve Maddi İktidar
Yazar Adı: Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ)
Yayın Tarihi: 2023
ISBN: 9786258314328
Karanlık çağın son karanlıklarının yaşandığı günümüz dünyasında dinin, maneviyatın, kutsalın giderek görünür sahadan çekildiğini gözlemlemek mümkündür. Hatta “dindar” insanlar dahi gelip geçici çeşitli uygulamaların yarattığı arızi sorunlara nazarla dinin ya da kutsalın siyasi, sosyal, ekonomik vd. alanlardan çekilip “bireysel alan”da yaşanması, “vicdanlardaki temiz yeri”nde kalması gerektiği konusundaki görüşlerini ve kanaatlerini arz ederek etraflarını “aydınlatmak”tan çekinmemektedirler.
Böylesi bir vasatta Guénon’un geleneksel hiyerarşiyi hatırlatan, manevi olanın tavizsiz önceliğinin altını çizen ve maddi olanın ikincil ve geçici konumunu da değersizleştirmeden yerli yerine oturtan bu eseri, yaşanan kaosun içinde umut ışığı arayan hakikat talipleri için nadir bir hazine...
“İnsanlığın ‘Yeryüzü Cenneti’nden bugüne kadar hiç şu anda olduğu kadar uzaklaşmadığını daha önce söylemiştik. Ancak bir döngünün bitişinin başka bir döngünün başlangıcına rast geldiği de unutulmamalıdır. Ayrıca ‘dış dünya’nın zahiren imhasına doğru ilerleyen düzensizliğin en uç sınırını görmek için Kıyamet’e başvurmak gerekir. Bu imha, insanlık tarihinin yeni dönemi için, tam o anda sona erecek olan mevcut dönem için ‘Yeryüzü Cenneti’ neyse onun benzeri olacak olan ‘Semavî Kudüs’ün ortaya çıkmasını sağlar. Kali Yuga’nın son aşamaları için geleneksel doktrinlerde belirtilenlerle modern çağın karakteristiklerinin özdeşliği, bu neticenin çok uzaklarda olmayabileceğini pek de mantıksızlığa kapılmadan düşünmemize imkân vermektedir. Ve bu kesinlikle, şimdiki karanlıktan sonra maneviyatın tam zaferi olacaktır".
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 12 ]
… kabul etmek gerekir ki bu çalışmada ortaya koyacağımız mülahazalar, din ve siyaset ilişkisi sorununa dair son zamanlarda artan tartışmalar nedeniyle özellikle günümüzde ek bir öneme sahiptir.
Bu sorun aslında manevi (ruhani) olanla maddi (dünyevi, zamansal) olan arasındaki ilişkinin belirli koşullar altında aldığı biçimden başka bir şey değildir. Bu doğru olmakla birlikte söz konusu mülahazalarda, ima ettiğimiz olaylardan az çok esinlendiğimize veya onlardan doğrudan ilgilenmeyi amaçladığımıza inanmak bir hata olur.
Çünkü bu, tabiatları ve kaynakları hakikatte başka düzene ait olan mefhumlara etki edemeyecek olan tamamen arızi (durumsal) karakterdeki şeylere aşırı bir önem atfetmiş olmak olurdu.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 13 ]
... sahih bir manevi otoritenin temsilcilerinin bile bu karışıklıktan, gerçek güçlerini oluşturması gereken şeyi yani adına konuşmaya ehil oldukları doktrinin aşkınlığını gözden kaybetmiş görünecekleri derecede etkilenmiş olmaları gerçeğine üzülmekten kendimizi alamıyoruz.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 14 ]
Saf ve kayıtsız hakikat olmayan her şeyden kesinlikle bağımsız ve öyle kalmaya da tam kararlı olarak, hiç kimseyi memnun etmeye ya da üzmeye dair en küçük bir endişe duymadan, şeyleri sadece oldukları gibi ifade etmeyi teklif ediyoruz.
Hiç kimseden hiçbir şey beklemiyoruz. Hatta ifadeye döktüğümüz fikirlerden istifade edebilecek kişilerin herhangi bir şekilde bize minnettar olmasını bile beklemiyoruz. Dahası, bunun bizim için pek bir önemi de yoktur.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 15 ]
… Guenon, religion (din) kelimesinden daha kapsayıcı olduğu için tradition kavramını kullanmakta olup bugün Batı'da 'religion'un itikat, ibadet, ahlak gibi çok dar zahiri sınırlara hapsedildiğini düşünmektedir.
Dinin kazandığı bu dar anlam, önce modern Batı'da ve daha sonra da onun etkisiyle hemen hemen bütün dünyada yaygınlaşmıştır. Bu yüzden Guenon, religion kelimesinin uğradığı bu tahrifatı aslında 'tradition' kavramını kullanarak aşmaya çalışmaktadır.
O, 'tradition' ile aslında ilahi bir kökene sahip olan, zahiri ve batıni bütün ilimlere kaynaklık eden, bir insanın hukuk, eğitim, adalet, aile, ibadet, maneviyat vs hayatındaki bütün alanları düzenleyen ve tüm varoluşu kuşatıp hayatın tam merkezinde olan geniş anlamıyla dini kastetmektedir. (Editörün notu)
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 28 ]
Değişmez bir biçimde aynı tarzda ortaya çıkan bir mücadeledir bu:
Önceleri manevi otoriteye tabi olan maddi iktidarın sahipleri savaşçılar bu otoriteye isyan ederler ve kendilerini tüm üstün güçlerden bağımsız ilan ederler.
Hatta başlangıçta kendi güçlerinin kaynağı olarak kabul ettikleri manevi otoriteyi kendilerine tabi kılmaya ve onu kendilerine mahsus egemenliklerinin hizmetinde bir araca çevirmeye çalışırlar.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 31 ]
Din, 'kutsal' alanın bir parçası olsa da bu alan kendilerinde kesinlikle hiçbir dinilik barındırmayan unsurlar ve tarzlar da içerir ve 'ruhbanlık' (le sacerdoce), adından da anlaşılacağı gibi, herhengi bir kısıtlama olmaksızın hakikaten 'kutsal' olarak adlandırılabilecek her şeyle alakalıdır.
O halde, ruhbanlığın gerçek işlevi, her şeyden önce bir bilgi (marifet, connaissance) ve öğretim (talim, enseignement) işlevidir ve bu nedenle, yukarıda söylediğimiz gibi, ona uygun nitelik bilgeliktir.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 32 ]
Laik, cahil ya da 'profan' olarak sınıflandırılacak olan ve ondan -bu onun kendi imkanları ölçüsünde geleneğe katılmasını sağlayacak tek vasıta olduğu için- ancak anlayamayacağı şeye inanmasının talep edilebileceği bir kişidir.
Bugün kendilerine 'laik' demekten gurur duyanların ve yine aynı şekilde -aslında çoğu zaman aynı kişiler olan ve- kendilerini agnostik olarak tarif etmekten zevk alanların yaptıkları, kendi cehaletlerine methiye düzmekten başka bir şey değildir.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 41 ]
Doğu ve Batı karşıtlığının, nihayetinde gelip ulaştığı mevcut halinde şu anlama geldiğini düşünüyoruz.
Doğu, bilginin eylem üzerindeki üstünlüğünü muhafaza ederken modern Batı, tam tersine -bilgiyi tamamen inkar/nefyedecek kadar ileri gitmediğinde- eylemin bilgi üzerindeki üstünlüğünü tasdik eder.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 43 ]
Bilgiden kaynaklanmayan tüm eylemlerin ilkesi eksiktir ve bu nedenle boş bir ajitasyondan (heyecandan, uyarılmadan) başka bir şey olamazlar.
Aynı şekilde, manevi otorite karşısında boyun eğmesini bilmeyen tüm maddi iktidarlar aynı şekilde boş ve aldatıcıdır. İlkesinden ayrı olan ancak savruk bir tarzda icraatta bulunabilir ve kaçınılmaz şekilde kendi yıkımına doğru gider.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 45 ]
Bunların hepsi şu birkaç kelimeyle özetlenebilir:
Brahmanların üstünlüğü doktrinel ortodoksiyi korur. Kşatriyaların isyanı hetorodoksiye yol açar. Ancak daha alt kastların egemenliği ile entelektüel gece gelir.
Günümüzde, kendi karanlığını tüm dünyaya yayma tehditi savuran Batı'nın içinde olduğu hal budur.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 53 ]
Dini bir otorite, böyle bir realiteyi kendi içinde taşısa bile saf manevi otorite dediğimiz şeyin görünümüne sahip olamaz.
Dini gücün bu realiteye fiilen sahip olduğu bir dönem kesinlikle olmuştur, ama hala etkin şekilde buna sahip midir? Bunu tespit çok daha zor olacaktır.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 77 ]
Çünkü bu üstünlük, manevi otoritenin tam da özüne ilişiktir ve varlığını düzenli olarak sürdürdüğü sürece ona aittir.
Kendi içinde ne kadar azalmış olursa olsun maneviyatın en küçük parçası bile maddi düzenden kaynaklanan herhangi bir şeyle kıyaslanamayacak kadar ona üstündür.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 80 ]
Ancak şu anda bizim için en ilginç nokta şudur:
'Uluslar'ın oluşumu, özünde maddi olanın manevi olana karşı mücadelesinin merhalelerinden birisidir. Eğer meselenin kökenine inmek gerekirse diyebiliriz ki, ulusların oluşumunun monarşi için ölümcül olmasının nedeni tam da buradadır. Aslında monarşi tüm hırslarını gerçekleştiriyor gibi göründüğü anda bile kendi yıkımına doğru koşmaktan başka bir şey yapmıyordu.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 82 ]
Kasten müphem bırakılmış görüntüsüyle 'devlet dini' ifadesinin kendisi temelde ancak şu anlama gelir:
Bu, maddi hükümetin kendi tahakkümünü güvenceye almak için bir araç olarak kullandığı dindir; bu, ancak toplumsal düzenin basit bir unsurundan başka bir şey olmayan bir dindir.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 88 ]
Papa'nın, kökeni Hristiyanlığa çok açık bir şekilde yabancı olan ve dahası Hristiyanlıktan çok daha eski olan 'Pontifex Maximus' unvanını her zaman muhafaza etmiş olması çok dikkat çekicidir.
Bu durum düşünme kabiliyeti olan kişiye, sözde 'paganizm'in aslında çoğunlukla ona atfedilenden tamamen farklı bir karaktere sahip olduğunu göstermesi gereken şeylerden birisidir. (Dip Not)
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 93 ]
Aynen 'yeryüzü cenneti'nden geçip 'gökyüzü cenneti'ne giden yolun Dante'nin dediği gibi 'yıldızları aşması' (salire alle stelle) yani -astrolojik dilde gezegenler ve yıldızlar, dini dilde ise meleki hiyerarşiler suretini almış olan- yüksek hallere/mertebelere çıkması için yeryüzünü terk etmesinde olduğu gibi beşeri mertebeyi aşan herhangi bir bilgi söz konusu olduğunda ferdi yetiler aciz kalır ve başka araçlar gerekir.
İşte 'vahyin/ilhamın' yani yüksek mertebelerle doğrudan bir iletişimin devreye girdiği yer tam burasıdır.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 100 ]
Tam da Dante'nin bu anlayışı formüle ettiği sırada Avrupa'da açığa çıkan olayların, bu idealin gerçekleşmesini sonsuza dek engelleyecek olması da tuhaftır.
Dante'nin külliyatı bir bütün olarak -bazı açılardan- kapanan Orta Çağ'ın bir vasiyetnamesi gibidir ve Batı dünyası geleneğinden kopmamış olsaydı durumun nasıl olacağını göstermektedir.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 105 ]
Düzensizlik her arttığında hareket de hızlanır, çünkü saf değişim ve 'anındalık' (instantanèitè) yönünde bir adım daha atılmıştır. Daha önce söylediğimiz gibi, işte bu nedenle baskın çıkan toplumsal unsur ne kadar aşağı bir düzendense tahakkümü o kadar az kalıcıdır.
Sadece negatif/selbi bir var oluş dışında bir şeye sahip olmayan her şey gibi düzensizlik de kendi kendini yok eder.
En umutsuz vakaların çaresi, bizzat o durumun aşırı dereceye varmasında bulunabilir.
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 107 ]
Kendisini manevi otoritenin savunucusu gibi gösterenler arasında bu otoritenin saf durumunda ne olabileceğine dair bir fikre sahip olan kaç kişi var?
Yukarıda dediğimiz gibi, kaç kişi onun temel işlevlerinin ne olduğunu gerçekten anlıyor? Her şeyi sadece -aslındaki derin anlamları bütünüyle anlaşılmıyor olarak kalan- bir ayinler hatta -bütünüyle maddi bir şey olan- bir 'hukuk' meselesine indirgemekten, böylece dış görünüşlere takılıp kalmaktan kaç kişi kurtulabiliyor?
Entellektüelliği yeniden kurmayı arzu edenler arasında, onu basit bir -bu sefer kelimenin olağan ve 'din dışı' (profan) anlamında- 'felsefe' düzeyine indirmeyen kaç kişi var? Ve kim anlıyor ki özlerinde ve derin gerçekliklerinde entellektüellik ve maneviyat kesinlikle iki farklı isim altındaki bir ve aynı şeydir?
[ Manevi Otorite ve Maddi İktidar ] [ Rene Guenon (Abdülvâhid Yahyâ) ] [ Sayfa 108 ]
Her şeye rağmen geleneksel ruhtan bir şeyi muhafaza edenler arasında -ki biz, düşünceleri bizim gözümüzde herhangi bir değer taşıyabilecek tek grup oldukları için sadece onlara hitap ediyoruz- hakikati sadece (hakikatin) kendisi için, tamamen tarafsız; bütün duygusal/zihinsel endişelerden, grup/parti ya da ekol/ideoloji taassubundan, her türlü tahakküm ve kendi dinine çevirme kaygılarından bağımsız tasavvur eden (ele alan) kaç kişi var?
Batı dünyasının içinde çırpındığı toplumsal kaostan kurtulmak için her şeyden önce 'demokratik' ve 'eşitlikçi' yanılsamaların beyhudeliğini ifşa etmenin gerekli olduğunu anlayanlar arasında, kaç tanesi esasen insanların bizzat tabiatında içkin olan farklılıklar ve etkin olarak eriştikleri bilgi/marifet dereceleri üzerine kurulmuş gerçek bir hiyerarşi kavramına sahiptir?
Kendini 'bireycilik' karşıtı ilan edenlerden kaç tanesi kendisinde bireyleri aşan bir gerçekliğin bilincine sahiptir?
Burada bütün bu soruları soruyorsak bunun nedeni, bunlar üzerinde düşünmeyi gerçekten isteyenlere belirli çabaların -bu işlere girişenleri harekete geçiren şüphesiz mümtaz niyetlere rağmen- faydasızlığına ve ayrıca bu kitabın ilk sayfalarında değindiğimiz tartışmalarda ortaya çıkacak bütün kafa karışıklıklarına ve yanlış anlamalara açıklama bulmaya müsait bir zemin sağlayacağı içindir.