Kitap Alıntıları

KİTAP ALINTILARI

Kitap Adı: Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz?
Yazar Adı: Johann Eduard Hari
Yayın Tarihi: Mart 2024
ISBN: 9786053162704

Gazeteci-yazar Johann Hari, son yıllarda bir şeylere odaklanmakta ne kadar zorlandığını fark ettiğinde suçu önce kendisinde aramış. Ama sonra aslında çoğu insanın aynı sorundan muzdarip olduğunu görmüş. Böylece meseleyi araştırmaya, uzmanlarla görüşmeye başladığında çok daha derin ve kapsamlı nedenlerin söz konusu olduğunu keşfetmiş. Çalınan Dikkat’te Hari bu nedenleri detaylarıyla ele almanın yanı sıra, dikkatimizi geri kazanmanın yollarına kafa yoruyor.
Bireysel çabaların, yani sırf kendi hayatlarımızda birtakım değişiklikler yaparak sorunu çözmeye çalışmanın ancak bir yere kadar etkili olabileceğini vurgulayan Hari, “dikkatimizi bizden çalan kuvvetlerle kolektif olarak yüzleşip onları değişime zorlamamız gerektiğini” belirtiyor. Bunun ise acil bir mesele olduğunu, çünkü dikkati dağılmış bir toplumun, önündeki en önemli sorunlara bile odaklanamayacağını ve çözüm üretemeyeceğini söylüyor.
“Böyle az uyuyup çok çalışan, üç dakikada bir faaliyet değiştiren, zaaflarımızı öğrenip manipüle etmek için tasarlanmış sosyal medya siteleri tarafından takip edilip gözlemlenen, stres fazlalığından aşırı tetikte yaşayan, enerjinin sıçrayıp çakılmasına yol açan bir şekilde beslenen, her gün beyne zarar veren toksinlerle dolu bir kimyasal çorbası soluyan bir toplum olmaya devam ettiğimiz takdirde – ciddi dikkat sorunları yaşayan bir toplum olmaya da devam edeceğiz, evet. Ama bunun bir alternatifi var. Örgütlenip karşı koymak – dikkatimizi ateşe veren kuvvetlerle mücadele edip yerlerine iyileşmemize yardımcı olacak kuvvetler geçirmek.”


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 12 ]

Yirmibirinci yüzyıl başında hayatta olmak, dikkatimizi toplama -odaklanma- becerimizin çatlayıp kırılmasını beraberinde getiriyordu. Bunu kendimde de hissediyordum, satın aldığım yığınla kitaba göz ucuyla suçlu suçlu bakarken kendi kendime, "son bir tweet daha" diyordum.
Halen çok okuyordum, ama geçen her yılla birlikte, aşağı inen bir yürüyen merdivenden yukarı doğru koşuyormuş gibi hissediyordum.
Kırk yaşımı yeni devirmiştim ve benim kuşaktan insanlarla ne zaman bir araya gelsek konsantrasyon kapasitemizin kaybolduğuna hayıflanıyorduk. Bir gün denizde kaybolmuş, bir daha gören olmamıştı sanki.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 14 ]

Öne doğru eğildim, "Beyefendi" dedim, "eski usul bir kaydırma biçimi var hani. Adına kafayı çevirme diyoruz. Buradayız çünkü. Cangıl Odası'ndayız. Odayı ekranda görmeniz gerekmiyor ki. Doğruca görebilirsiniz. İşte, bakın".
Elimi savurdum, yapay yeşil yapraklar hafiften hışırdadı.
Adamla karısı benden bir adım uzaklaştılar. "Bakın !" dedim, beklediğimden yüksek bir sesle, "Görmüyor musunuz? Şu an oradayız. Bilfiil oradayız. Ekrana ihtiyacınız yok. Cangıl Odası'ndayız şu an".
Alelacele odadan çıkarlarken kafalarını bana doğru sallayıp "deli midir nedir" der gibi sallıyorlardı; kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 14 ]

Uzun adımlarla Adam'a doğru yürüyüp telefonunu elinden aldım.
"Böyle yaşanmaz" dedim. "Ânı yaşamayı bilmiyorsun! Hayatını kaçırıyorsun! Bir şeyleri kaçırmaktan korktuğun için o ekrana bakıp duruyorsun! Asıl böyle yaparak kaçırıyorsun! Bir tanecik hayatını kaçırıyorsun! Gözünün önünde duran şeyleri, çocukluğundan beri görmek istediğin şeyleri göremiyorsun! Bu insanların hiçbiri göremiyor! Hallerine baksana!"
Yüksek sesle konuşuyordum, ama etrafımızdaki insanların çoğu iPhone izolasyonu içinde farkına bile varmadı. Adam telefonunu elimden aldı, manyak gibi davrandığımı söyledi (çok haksız da değildi) ve Elvis'in mezarının yanından Memphis sabahına doğru yürüyüp gitti.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 16 ]

Başka bir gün Paris'te Mona Lisa'yı görmeye gittim.
Dünyanın dört bir yanından gelmiş, ön tarafa geçmek için birbirini itip kaktıktan sonra ona hemen sırtını dönüp selfi çeken, sonra yine itiş kakış oradan uzaklaşan insan kalabalığından görünmüyordu. Bu kalabalığı bir saatten uzun süre seyrettim. Mona Lisa'ya birkaç saniyeden fazla bakan kimse -tek bir kişi bile- olmadı.
Yüzündeki gülümseme bir muamma olarak görünmüyor artık. On altıncı yüzyıl İtalya'sından bize bakıp, "Niye eskiden olduğu gibi bakmıyorsunuz bana?" diye soruyor sanki.
Son birkaç yılda üstüme yerleşen çok daha kapsamlı bir hisle, kötü turist alışkanlıklarının çok ötesine uzanan bir hisle uyum içinde gibiydi bu.
Uygarlığımızın üstünü kaşıntı tozu kaplamış da, kaşınan zihinlerimizi sallayıp durmaktan, önemli olan şeylere ilgi gösteremez hale gelmişiz gibi hissediyordum.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 18 ]

Örneğin, ortalama bir Amerikalı üniversite öğrencisinin herhangi bir şeye ne sıklıkla dikkatini verdiğini araştıran ufak bir çalışmada, öğrencilerin bilgisayarlarına izleme yazılımları yerleştirilmiş ve olağan bir günde ne yaptıkları gözlemlenmiş.
Öğrencilerin ortalama altmışbeş saniyede bir meşgul oldukları şeyden başka bir şeye geçtikleri ortaya çıkmış.
Tek bir şeye odaklanarak geçirdikleri sürenin medyanı ondokuz saniye çıkmış.
Yetişkin olduğunuz için kendinizi daha üstün hissettiyseniz acele etmeyin.
California Üniversitesi Irwine kampüsünde enformatik profesörü olarak görev yapan -ve görüşme fırsatı bulduğum- Gloria Mark'ın gerçekleştirdiği bir başka çalışmada, ofiste çalışan yetişkinlerin tek bir işle ortalama ne kadar meşgul oldukları gözlemlenmiş. Sonuç: üç dakika.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 33 ]

Bakışınız hızla akan şeylere takılıp kaldığında kendinizi endişeli, telaşlı hissediyorsunuz; hareket etmezseniz, ellerinizi sallamazsanız, bağırmazsanız sürüklenip gidecekmişsiniz gibi.
Şimdiyse, çok eski ve çok kalıcı bir şeye bakar haldeydim.
Bu okyanus benden çok önceleri buradaydı, diye düşündüm, benim ufak tefek kaygılarım unutulup gittikten çok sonra da burada olacak.
Twitter size, tüm dünya kafayı sizinle ve küçük egonuzla bozmuş, sizi seviyor, sizden nefret ediyor, şu an sizden bahsediyor gibi hissettiriyor.
Okyanus ise; dünya sizi yumuşak, ıslak ve sıcak bir kayıtsızlıkla selamlıyormuş gibi hissettiriyor.
Avazınız çıktığı kadar bağırsanız da karşılık vereceği yok.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 40 ]

Bu değişim bizi nasıl etkiliyor peki? Bu soruyu sorduğumda gülümsüyor Sune.
"Süratin insana çok iyi hissettiren bir tarafı var.
... Buna bu kadar gömülmüş hissetmemizin bir nedeni harika bir şey olması, değil mi? Bütün dünyayla bağlantı içinde olduğunuzu, herhangi bir konuda olup biten her şeyi öğrenebileceğinizi hissediyorsunuz".
Gelgelelim, maruz kaldığımız enformasyon miktarında ve bu enformasyonun geliş hızında meydana gelen muazzam artışın bir bedeli olmadığını söylüyoruz kendimize, bu bir yanılgı.
"Çok yorucu hale geliyor", daha önemlisi, "her türlü boyutuyla derinliği feda ediyoruz" diyor Sune.
"Derinlik için zaman gerekiyor, derinlemesine düşünmek gerekiyor. Her şeye yetişmeniz, her dakika e-posta göndermeniz gerektiğinde derinliğe ulaşacak zamanınız olmuyor. İlişkilerde derinlik için de zaman gerekiyor. Enerji gerekiyor, uzun zaman aralıkları gerekiyor, kendinizi adamanız gerekiyor, dikkat göstermeniz gerekiyor, değil mi?
Derinlik gerektiren her şey zarar görüyor, yüzeye doğru çekilip duruyoruz."


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 40 ]

Sune, benimle görüşmeden kısa bir süre önce, Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'in hepsi sanal gerçeklik başlıkları takan bir oda dolusu insanın önünde çektirdiği bir fotoğraf görmüş.
Fotoğrafta asıl gerçeklik içinde duran tek kişi Zuckerberg'miş, diğer insanlara bakıp gülümsüyor, göğsünü gere gere etraflarında geziniyormuş.
Fotoğrafı görünce, "vay anasını, işte geleceğin metaforu bu" demiş Sune.
Rotamızı değiştirmediğimiz takdirde, bir tarafta dikkat becerisinin karşı karşıya olduğu tehlikelerin "gayet farkında olan" ve sınırları dahilinde yaşamanın yollarını bulan bir üst sınıfın, diğer tarafta ise toplumun geri kalanının, yani "manüplasyona karşı koyma imkanları daha az olup, gitgide daha fazla bilgisayarlarının içinde yaşayacak ve gitgide daha fazla manüplasyona maruz kalacak olanların" bulunacağı bir dünyaya doğru gittiğimizden korkuyor.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 45 ]

Earl'ün aynı anda birkaç şeyi birden düşünme becerimizin hayal ürünü olduğuna ilişkin iddiasını ilk duyduğumda irkildim, bu doğru olamaz diye düşündüm, zira aynı anda birkaç şeyi yaptığım olmuştu...
Aynı anda birkaç şey yaptığını düşünen insanların -Earl'ün açıkladığına göre- aslında jonglörlük yaptığını keşfetmişler.
"Bir görevden diğerine gidip geliyorlar. Beyinleri üstünü örtüp pürüzsüz bir bilinç deneyimi sunduğu için geçiş yaptıklarını farketmiyorlar, ama aslında beyinlerini anbean bir görevden diğerine geçirip yeniden şekillendiriyorlar ve bunun bir bedeli var".


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 46 ]

... Hewlett Packard'ın yaptırdığı ufak bir araştırmada, çalışanlardan bazılarının iki farklı durumdaki IQ düzeylerine bakılmış.
Önce, dikkatlerinin dağılmadığı ya da bölünmedikleri bir durumda, sonra e-posta alırken ve telefonları çalarken. Teknolojik dikkat dağılması'nın -sadece e-posta almanın ve telefonlarının çalmasının- çalışanların IQ düzeyinde ortalama on puanlık azalma yarattığı ortaya çıkmış.
Bunun ne kadar ciddi bir düşüş olduğunu şuradan anlayabilirsiniz: Esrar içtiğinizde kısa vadede ortaya çıkan düşüş bunun yarısı kadardır.
Yani iş bitirmek bakımından, cep telefonu ve Facebook mesajlarınıza sık sık bakmaya kıyasla kafayı dumanlamanız daha iyi olurmuş gibi görünüyor.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 49 ]

"Kanıtlar ortada", diyor Earl: İyi iş çıkarmak istiyorsanız aynı anda tek bir şeye dikkatle odaklanmaktan başka yol yok.
Tüm bunları öğrenirken, odaklanma becerimi kaybetmeden yığınla enformasyon özümseme arzumun, her gün karnımı Mc Donalds'da doyururken fit kalma arzuma benzediğini -gerçekleşmesi imkansız bir düş olduğunu- farkettim.
"İnsan beyninin büyüklüğü ve kapasitesi 40,000 yılda ciddi bir değişim göstermemiş" diyor Earl, yarın öbür gün de sınıf atlayacak değil. Ama biz bu konuda kendimizi kandırıyoruz.
California Eyalet Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak görev yapan Dr Larry Rosen, ortalama bir gencin ve genç yetişkinin altı-yedi iletişim aracını aynı anda takip edebileceğine sahiden inandığını keşfetmiş.
Makine değiliz biz, makine mantığıyla yaşayamayız. Biz insanız, farklı bir çalışma mantığımız var.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 54 ]

Normal hayatımda her gün -bazen günde bir kaç defa- Twitter ve Instagram'a kaç takipçim olduğunu görmek için bakıyordum.
Zaman akışına, haberlere, uğultuya değil, sadece kendi rakamlarıma.
Artış olduğunda seviniyordum, hisse senetlerinin durumuna bakıp önceki günden biraz daha zengin olduğunu gören para saplantılı bir cimri gibi.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 55 ]

Yirmi yıldan uzun süredir gün boyunca çok sayıda insanla sinyal alışverişi içinde olduğumu fark ettim.
Cep mesajları, Facebook mesajları, telefon konuşmaları; dünyanın bana "seni görüyorum, duyuyorum" deme yollarıydı sanki bunlar hep. Sana ihtiyacımız var, sinyale karşılık ver, daha çok sinyal gönder.
Şimdi sinyaller ortadan kaybolunca dünya bana "sen önemli değilsin" der gibiydi.
Bu ısrarcı sinyallerin yokluğu anlam yokluğuna işaret ediyor gibiydi.
Sahilde, kitapçılarda, kafelerde insanlarla sohbet etmeye başlıyordum; çoğu zaman da sıcak davranıyorlardı, ama internet temelli olanlara kıyasla bu sohbetlerin harareti eksik gibiydi.
Tanımadığınız biri sizi kalplere boğup da ne kadar harika olduğunuzu söyleyecek değil tabii.
Yıllar boyunca hayatta bulduğum anlamın büyük kısmını internetteki o cılız, ısrarcı sinyallerden çıkarmıştım.
Şimdi yoklardı ve ne kadar önemsiz, ne kadar boş olduklarını görebiliyordum. Ama, yine de özlüyordum onları.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 74 ]

Charles, Roxanne ve diğer uyku uzmanlarıyla konuştuğumda, evet, durum kötü, ama feci bitap düşen insanlardan, pestili çıkan marjinal bir guruptan bahsediyor bunlar, diye düşündüm önce. Oysa, bana tekrar tekrar söylediklerine göre, bu olumsuz etkilerin devreye girmesi için az miktarda bir uyku kaybı yeterli oluyordu.
Roxanne, onsekiz saat uyanık kaldığınız takdirde -yani sabah altıda uyanıp gece yarısı uykuya daldığınızda- gün sonunda kanınızda yüzde 0,05 oranında alkol varmış gibi tepki vermeye başladığınızı gösterdi bana.
"Üç saat daha ayakta kaldığımızda, yasalarda tanımlanmış sarhoşlukla aynı düzeye geliyoruz" diyor Roxanne.
Charles da şöyle açıklıyor: "Pek çok insan bütün gece ayakta kalıyor değilim ki, bir şey olmaz bana diye düşünüyor, oysa, uykumuzdan her gece bir kaç saat eksildiğinde, bu her gece böyle devam ettiğinde, bir-iki hafta içinde performansımız bütün gece ayakta kalmışız gibi düşmeye başlıyor.
İki gece uyumayınca herkes darmadağın olur, ama aynı noktaya birkaç hafta boyunca her gece dört-beş saat uyuyarak da gelebiliriz.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 75 ]

"İyi uyumadığımızda vücudumuz bunu bir acil durum olarak yorumluyor" diyor Roxanne.
"Kendimizi uykudan yoksun bırakınca ölmüyoruz. Az uyumak mümkün olmasa, çocuk yetiştiremezdik, değil mi? Kasırgalardan sağ çıkamazdık. Bunu yapabiliyoruz, ama bir bedeli var. Vücudumuz sempatik sinir sisteminin etkisi altına giriyor, şöyle der gibi:
"Eyvah, uykudan yoksun kaldığına göre acil bir durum olmalı, kendini buna hazırlaman için gerekli fizyolojik değişimleri gerçekleştireyim hemen. Kan basıncını artırıyorum. Canın daha çok hazır yemek isteyecek, çabuk enerji için daha çok şeker almak isteyeceksin. Kalp atışının hızını artırıyorum'.
Tüm bu değişimler 'ben hazırım' mesajı veriyor yani".
Vücudumuz neden uyanık kaldığını bilmiyor. "Beynimiz boş boş oturup Shitt's Creek izlemek için uykudan mahrum kaldığımızı bilmiyor ki. Neden uyumadığımızı bilmiyor beyin, ama sonuç fizyolojik bir alarma geçiş oluyor".


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 76 ]

Evet, yeterince uyku uyumuyorum, ama kahve, Coke Zero ve Red Bull'la telafi ediyorum bunu, diye düşündüm yıllarca.
Bunları içerken aslında ne yaptığımı Roxanne açıkladı bana.
Gün boyunca beynimizde adenozin adında bir kimyasal birikiyor ve uykumuz geldiğinde bize haber veriyor. Kafein ise adenozin düzeyini algılayan reseptörü bloke ediyor.
"Benzin göstergesinin üstünü kapatmaya benzetiyorum ben bunu. Kendimize daha çok enerji veriyor değiliz, ne kadar boşaldığımızın farkına varmıyoruz sadece. Kafeinin etkisi geçtiğinde de iki kat yorulmuş oluyoruz".


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 79 ]

Gerginlik ve uykusuzluk içinde ilaçlarla, melatoninle, alkolle, Ambien'la kendini bayıltmaya yönelen insanların sayısı gitgide artıyor.
Dokuz milyon Amerikalı -yetişkin nüfusun yüzde dördü- reçeteli uyku ilacı kullanırken, çok daha fazlası benim de yıllarca yaptığım gibi reçetesiz satılan ilaçlara başvuruyor.
Oysa, Roxanne'nin dosdoğru söylediğine göre, "kimyasallar yoluyla uyunan uyku aynı uyku değil".
Unutmayın, beyninizin ve vücudunuzun bir sürü şey yaptığı etkin bir süreç uyku. İlaçlı veya alkollü uykuda bunların bir çoğu gerçekleşmiyor ya da çok daha az gerçekleşiyor.
Uykuyu yapay yoldan davet etmenin farklı etkileri olabiliyor.
5 mg melatonin -ABD'de genellikle reçetesiz satılan standart doz- "melatonin reseptörlerini patlatma tehlikesi doğuruyor", diyor Roxanne, ki bu da uyumayı çok daha güçleştirecek bir şey.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 94 ]

Başka insanların iç dünyalarına ilişkin karmaşık hikayelere uzun süreler boyunca maruz kaldığınızda bilinciniz yeniden şekilleniyor. Algınız ve empatiniz kuvvetleniyor, daha açık hale geliyorsunuz.
Oysa, her gün sosyal medyaya hakim olan kopuk kopuk çığlık ve öfke fragmanlarına saatlerce maruz kaldığınızda düşünceleriniz de bu şekli almaya başlıyor.
İç sesleriniz daha kaba, daha gürültülü hale geliyor, daha yumuşak ve nazik düşünceleri işitemez oluyorsunuz.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 127 ]

Facebook kullanan herhangi birine sorun, kaydırıp durmak yerine Facebook'un arkadaşlarınızla fiziksel temasınızı artırmasını ister misiniz?
Yeni kullanıcıların da seveceği basit bir ayar bu. Neden yapılmıyor peki? Pazar niye bunu sunmuyor.
Tristan ve arkadaşlarının anlattığına göre, bunu anlamak için bir adım geri çekilip Facebook ve diğer sosyal medya şirketlerinin iş modellerini daha iyi anlamak gerekiyor.
Bu basit sorunun izinden gittiğinizde şu an karşı karşıya olduğumuz pek çok sorunun kaynağını görüyorsunuz.
Ekran başında sitelerine bakarak geçirdiğiniz fazladan her saniye Facebook'a daha çok para kazandırıyor; ekranı her kapattığınızda ise para kaybediyorlar.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 128 ]

Facebook'ta, Snapchat'te, Twitter'da her mesaj gönderdiğinizde ya da durum güncellemesi yaptığınızda, Google'da yaptığınız her aramada söylediğiniz her şey taranıyor, tasnif ediliyor ve depolanıyor.
Bu şirketler sizi hedef almak isteyen reklamcılara satmak üzere profilinizi çıkarıyorlar.
Örneğin; 2014'den bu yana Gmail kullandığınızda Google'ın otomatik sistemleri tüm özel yaşamlarınızı tarayıp size özgü bir "reklam profili" oluşturuyor.
Mesela annenize e-posta gönderip bebek bezi almanız gerektiğini söylediğinizde Gmail bir bebeğiniz olduğunu anlıyor ve size bebek ürünlerine ilişkin reklamlar göndermeye başlıyor. "Artrit" sözcüğünü kullandığınızda size artrit tedavileri satmaya çalışıyor.
Tristan'ın Stanford'da girdiği son derste öngörülen süreç başlıyor.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 129 ]

Aza'nın söylediğine göre: "Öyle bir gelişme var ki, ne zaman bir sunum yapsam dinleyicilerime fazla isabetli bir reklamla karşılaştıkları için Facebook'un konuşmalarını dinlediğini düşünen kaç kişi var diye soruyorum.
Daha önce hiç bahsetmedikleri [ama önceki gün çevrimdışıyken arkadaşlarına anlattıkları] belli bir şeyle ilgili oluyor bu reklam.
Bu günlerde dinleyicilerin yarısı ila üçte ikisi ellerini kaldırıyor genelde.
İşin aslı daha ürkütücü.
Hedeflenmiş reklamlar sunmak için dinleme yapıyor değiller aslında. Size dair oluşturdukları model o kadar isabetli ki size sihirbazlık gibi gelen öngörülerde bulunuyor".


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 129 ]

Teknoloji şirketleri ücretsiz bir hizmet sunduklarında, bunun her zaman vudu bebeğini geliştirmek için olduğunu öğrendim.
Google Haritalar neden ücretsiz? Vudu bebeği her gün nereye gittiğinizi ayrıntılarıyla içersin diye.
Amazon Echo ve Google Nest Hub neden maliyetinin çok altında, 30 dolar gibi düşük bir fiyata satılıyor?
Daha fazla bilgi toplayabilsinler diye; vudu bebeği ekranda yaptığınız aramaların yanı sıra evinizde neler söylediğinizi de içerebilsin diye.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 133 ]

Facebook'ta iki tane zaman akışı hayal edin.
Biri sakin ve mutlu hissetmenizi sağlayacak güncellemeler, haberler ve videolarla dolu olsun. Diğeri ise kızgın ve sarsılmış hissetmenizi sağlayacak güncellemeler, haberler ve videolarla.
Algoritma bunlardan hangisini seçer?
Algoritmanın sakin ya da kızgın olmanız konusunda bir tercihi yok. Derdi bu değil.
Tek bir derdi var: Kaydırmaya devam edecek misiniz?
Ama insan davranışında bir tuhaflık var maalesef. Olumlu ve sakinleştirici şeylere kıyasla, olumsuz ve sarsıcı şeylere ortalama olarak daha fazla bakıyoruz.
Bir araba kazasına, yol kenarında çiçek dağıtan birine baktığınızdan daha uzun süre bakıyorsunuz, o çiçekler kazada ezilmiş cesetlere kıyasla size daha çok haz verecek olsa dahi.
Biliminsanları uzun süredir farklı bağlamlarda bu etkinin varlığını kanıtlıyorlar, size içinde bir kısmının mutlu, bir kısmının kızgın olduğu kalabalık bir gurubun fotoğrafı gösterildiğinde içgüdüsel olarak önce kızgın suratları seçiyorsunuz.
On haftalık bebekler dahi kızgın suratlara farklı yanıt veriyorlar.
Psikolojide yıllardır bilinen ve geniş kanıtlara dayanan bir gerçek bu. "Olumsuzluk yanlılığı" diye biliniyor.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 134 ]

YouTube'da algoritmanın sizi seçmesini istiyorsanız videonuzun başlığına koymanız gereken sözcükler hangileri?
YouTube trendlerini takip eden en iyi siteye göre, "nefret ediyor, mahvediyor, fırçalıyor, yok ediyor" gibi sözcükler.
New york Üniversitesi'nde gerçekleştirilen büyük bir çalışmaya göre, tweet'lerinize eklediğiniz her ahlâkî infial sözcüğüyle birlikte retweet'lenme oranınız ortalama yüzde yirmi artıyor; bu oranı en çok artıran sözcükler ise "saldırı", "kötü" ve "suç(lamak)".
Pew araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen bir çalışmaya göre de, Facebook paylaşımlarınızda "bir fikre katılmadığınıza dair içerleme dolu bir mesaj" olduğunda aldığınız beğeni ve paylaşımların sayısı iki katına çıkıyor.
Dolayısıyla, sizi ekran başına mıhlamayı öncelik edinen bir algoritma -kasten değil ama kaçınılmaz olarak- sizde infial ve öfke uyandırmayı öncelik ediniyor.
Ne kadar infial uyandırırsa, sizi o kadar meşgul ediyor zira.
Yeterli sayıda insan yeterli ölçüde zamanı sinirlenerek geçirdiğinde kültür değişmeye başlıyor.
Tristan'ın söylediğine göre, "nefret bir alışkanlık haline geliyor". Bunun toplumumuzun iliklerine işlediğini görebiliyorsunuz.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 139 ]

... YouTube, Alex Jones'un ve onun internet sitesi olan InfoWars'un videolarını onbeş milyar kez önermiş.
2012 yılında gerçekleştirilen Sandy Hook katliamının düzmece olduğunu, yaslı ailelerin hiç çocuğu olmayan yalancılar olduğunu iddia eden feci bir komplo teorisyeni Jones.
Bu iddialar sonucunda ölüm tehditlerine maruz kalan ailelerden bazıları evlerini terk etmek zorunda kalmışlar.
Kendisine dava açıldığında mahkemede katliamın gerçek olduğunu kabul eden Jones, katliamı inkar ettiği sırada "bir tür psikoz" içinde olduğunu söylemiş.
Delice iddialarından sadece biri bu.
"Bir karşılaştırma yapalım" diyor Tristan, "New Yor Times, Washington Post ve Guardian'ın toplam internet trafiği ne kadar? Hepsini toplasan onbeş milyara yaklaşmaz bile".


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 158 ]

"Gözetim kapitalizmini doğruca yasaklayabiliriz" dedi bana Aza. Ne dediğini anlamak için biraz durakladım.
Bunun, zaaflarınızı bulmak için çevrimiçi hareketlerinizi takip eden, sonrasında bu kişisel verileri davranışlarınızı değiştirmek isteyenlere satan iş modellerinin hepsinin hükümetçe yasaklanması demek olduğunu açıkladı.
Bu modelin "temelden demokrasi ve insan karşıtı" olduğunu ve ortadan kalkması gerektiğini düşünüyor Aza.
İlk duyduğumda bana abartılı ve açıkçası imkansız geldi bu, ama Tristan ve Aza çok yaygın hale gelen bir şeyin çok zararlı olduğu anlaşıldıktan sonra yasaklanmasının tarihte pek çok örneği bulunduğunu anlattılar.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 163 ]

Şu anda sizin çıkarlarınız -odaklanabilmek, çevrimdışı görüştüğünüz arkadaşlarınız olması, sakin sakin tartışabilmek- ile sosyal medya şirketlerinin çıkarları arasında temel bir çatışma bulunuyor.
Gözetim kapitalizminin yasaklanması ve farklı bir iş modeline geçilmesiyle birlikte bu çatışma sona erecek. Tristan'ın dediğine göre, sizin çıkarlarınız ile kullandığınız ürünün çıkarlarının aynı hizada olması için para ödüyor olacaksınız.
Perde arkasındaki o Silikon Vadisi mühendisleri size ve niyetlerinize karşı çalışmak yerine, sizin için ve niyetlerinize hizmet etmek için çalışıyor olacaklar birdenbire.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 208 ]

Son derece bireyci bir kültürde yaşıyoruz, sorunlarımızı bireysel hatalar olarak görüp bireysel çözümler aramaya itilip duruyoruz.
Odaklanamıyor musun? Aşırı kilolu musun? Depresyonda mısın?
Bu kültürde şöyle düşünmemiz öğretiliyor bize: "Benim hatam bu. Bu çevresel sorunlardan kurtulmanın bireysel bir yolunu bulmam gerekiyordu".
Şimdi ne zaman böyle hissetsem Rochester'da çocukları kurşundan zehirlenirken evlerinin tozunu daha sık almaları ya da çocuklarında kurşunlu boya parçalarını emmeye dönük "sapkın" bir arzu bulunduğu söylenen anneleri düşünüyorum.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 209 ]

Dikkat üstünde etkileri olabilecek ne gibi kimyasallara maruz kalıyoruz bugün peki, diye sordum ben de.
"Ana faillerle başlayalım: Böcek ilaçları, plastikleştiriciler, alev geciktiriciler, makyaj malzemeleri".
Avrupa piyasasında bulunan ikiyüzden fazla böcek ilacının yaklaşık üçte ikisinin ya beyin gelişimini ya da tiroit hormonu sinyallerini etkilediğini söyledi Barbara.
Yaygın bir kirletici madde olan Poliklorlanmış Bifenillere (PCB) insanların şu an maruz kaldığı düzeyde maruz bırakılan maymunlarda kısa süreli hafıza ve zihin gelişiminde ciddi sorunlar görülmüş.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 211 ]

Piyasaya yeni bir kimyasal içeren bir ürün sunmak istediğinizde canınızın istediğini kullanabiliyorsunuz; sonraki yıllarda, yetersiz finansmanla çalışan biliminsanlarının o ürünün güvenli olup olmadığını anlamak için uğraşıp didinmesi gerekiyor.
"Neden peki? Çünkü kararları endüstri veriyor, bunun değişmesi gerekiyor", diyor Bruce.
"Esasen yeni kimyasallara, yeni kirletici maddelere uyuşturucu muamelesi yapmamız gerekiyor, sıradan insanlar tarafından kullanmaya başlanmadan önce test edilmeleri gerekiyor, sıkı testlerden geçmeden evinize ve kanınıza girmelerine izin verilmemesi gerekiyor".


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 242 ]

... şu an elimizde olan bilimsel kanıtlar "çocuk gelişiminde oyunun büyük rol oynadığı üç temel alan bulunduğuna" işaret ediyor.
"Bunlardan biri yaratıcılık ve hayal gücü", sorunları düşünüp çözmeyi öğrenmek.
İkincisi "sosyal bağlar", diğer insanlarla etkileşime girmeyi ve sosyalleşmeyi öğrenmek.
Üçüncüsü ise "canlılık", neşe ve haz yaşamayı öğrenmek.
"Oyundan öğrendiğimiz şeyler doğru dürüst bir insan olmanın tali parçaları değil, düpedüz nüvesi" diyor Isabel.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 260 ]

Anne babalarla konuşurken kendi çocukluklarındaki en mutlu anlardan bahsetmelerini istiyormuş, Lenore.
Hemen her zaman özgür oldukları bir an oluyormuş bu, bir kale inşa etmek, ormanda arkadaşlarla yürümek, sokakta oyun oynamak.
Lenore'da onlara şöyle diyormuş: "Yediğimizden içtiğimizden kısıp çocuklarımızı dans dersine gönderiyoruz, oysa kendi çocukluğumuzda en sevdiğimiz şeyleri vermiyoruz onlara". Böyle devam etmemiz gerekmiyor, diye ekliyormuş.


[ Çalınan Dikkat - Neden Odaklanamıyoruz? ] [ Johann Eduard Hari ] [ Sayfa 269 ]

Odaklanma becerinizin büyüyüp tam potansiyeline ulaşması için de belli şeylerin var olması gerekiyor: çocuklarda oyun, yetişkinlerde akış halleri, kitap okumak, odaklanmak istediğiniz anlamlı faaliyetler keşfetmek, hayatınızı anlamlandırabilmeniz için zihninizin gezinebileceği alanlar, egzersiz yapmak, doğru dürüst uyku uyumak, sağlıklı bir beynin gelişmesini sağlayan besleyici gıdalar yemek ve güvenlik hissi.
Dikkat becerinizin büyümesini önleyen ya da hastalanmasına yol açan şeylere karşı da korumanız gerekiyor: aşırı hız, bir işten öbürüne geçip durmak, çok fazla uyaran, zihninize girip sizi kendine bağlamak için tasarlanmış istilacı teknolojiler, stres, bitkinlik, gerginlik yaratan boyalarla dolu işlenmiş gıdalar, kirli hava.

Scroll to Top